Anne ve babalar, çeşmeyi kendileri berbat etmiş oldukları halde çeşmenin saldığı suyun niye bulanık ve kirli aktığını düşünür dururlar.
John Locke

11 Aralık 2010 Cumartesi

Doğum Hikayem


Hamile olduğumu öğrendiğimde kahkahayı bastım. Hem sevinçten, hem şoktan, hem üzüntüden hem de yine sevinçten... Karar vererek hamile kalmamıştım ama bu işin eninde sonunda bir gün olacağını da biliyordum, bu yüzden anında 'çocuksuz bir yaşamın avantajları'nı kafamdan silip, durumun tadını çıkarmaya karar verdim. 
Sonunda, hani şu kimsenin dilinden düşürmediği doğum sancısını ben de deneyimleyecektim. Acı çekmeye meraklı bir insan olduğumu düşünmeyin, benimki sadece yoğun bir merak..nasil bir his? o 'koca vücudun' içinizde ilerlemesi, bacaklarınızın arasından kayarak çıkması..normal doğum yapacaktım tabii ki. 
Çok kolay bir hamilelik geçirdim. Sekiz ay dolana kadar çalıştım. Dağ bayır, dere tepe dolaştım ülkemizin nadide çiçeklerini bulmak, fotoğraflamak için. Doktor kontrollerimi hiç aksatmadım. Antalya'da sabit doktorum haricinde, gezdiğim illerde de doktorlarım oldu beni kontrol eden. Doktorlar da dahil herkes, bu kadar yürümeyle bırakın normal doğumu, çok kolay bir normal doğum yapabileceğimi söyleyip duruyordu. Bebeğim de, ben de büyüyüp duruyorduk. Sonunda 38 hafta doldu ve ben ya suyumun, ya nişanın gelmesini veya sancımın başlamasını dört gözle beklemeye başladım. Ama hiçbiri olmadı. Bebeğim karnımda pek bir rahat etmiş olacak ki çıkmak bilmedi. 40 hafta dolduğunda hala içerdeydi ve dört kilonun üzerine çıkmıştı. Doktorum bu kadar ağır bir bebeği normal yolla doğurmamı önermedi. Ben denemek istediğimi söyledim ve bir hafta daha bekledik ama henüz bebek kanala bile girmemişti. Doktor, doğum için daha fazla beklemek istemediğini kesin bir dille iletince ben de sezaryeni kabul etmek zorunda kaldım. Üç gün de öyle geçti ve ben en ufak bir sancı yaşamadan ameliyathaneye girdim. Değişik bir deneyimdi. Lokal analjezi uygulandı. Verdikleri ilacın etkisiyle kafam güzel bir şekilde doktorla sohbet ederek geçen süreyi, Merlin'in çığlığı öyle tatlı böldü ki, işte o his 'anlatılmaz, yaşanır!' Nurtopu gibi bir oğlum oldu. Elim kolum bağlı olduğu için bebeğimi hemen kucaklayamadım ama yüzünü sevmem, koklamam için yanıma getirdikleri an muhteşemdi. Ayrıca doğumda emeği geçen herkesin çalışma hızına hayran kaldım. Merlin'i karnımdan çıkarıp, odada koynuma verene kadar geçen süre yarım saat gibi kısa bir süreydi. Sezaryen olanların sütü genelde hemen gelmez derler ama Merlin yaşamının kırkıncı dakikasında höpür höpür emiyordu bile. Ben de ilk günün akşamı yürüyebiliyordum. Ertesi gün taburcu oldum ve banyo yapabildim. İki gün de oturup kalkarken hafif sancılarım oldu veee hepsi bu. Sonrasında rahat rahat bebişle ilgilenebildim, bebeğimle..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder